21 Temmuz 2016 Perşembe

İŞ HAYATINDA AKIŞA GİRMEK

AKIŞ: MÜKKEMMELİĞİN NÖROBİYOLOJİSİ

Bir besteci işini en iyi yaptığı anları şöyle tarif ediyor;

''Öyle bir kendinizden geçiyorsunuz ki, orada yokmuşsunuz gibi bir hisse kapılıyorsunuz. Ben bunu pek çok kez yaşadım. Sanki elim bana ait değilmiş ve olup bitenlerle hiçbir ilişkim yokmuş gibi. Sadece orada huşu ve hayranlık içerisinde oturup, izliyorum. Ve o kendiliğinden akıp gidiyor.''

      Bu Tanımlama, birbirinden farklı yüzlerce kadın ve erkeğin, dağcılar, yöneticiler, cerrahlar, basketbolcular, mühendisler hatta dosyalama memurlarının sevdikleri bir işi yaparken kendilerini aşma hissine kapıldıkları anları anlatmalarına dikkat çekecek derecede benziyor. Yirmi yıldır yaptığı araştırmalar süresince, bu tür zirveye çıkmış performansların öykülerini derleyen Chicago Üniversitesi'nden Psikolog Mihaly Csikszentmihalyi, bu insanların betimledikleri duruma ''akış hali'' diyor.

''Başarının ilk kuralı konsantrasyondur. Bütün enerjiyi bir noktaya yönlendirip etrafa bakmadan o noktaya kilitlenmek gerekir.''
                                                                                                                             William Mathesus

                                          

     Akış haline girebilmek duygusal zekânın en üst noktasıdır. Akış, kişinin kendisini unuttuğu bir ruh hali olarak tasalanma ve kaygılanmanın tam karşıtıdır. Sinirli bir şekilde evhama kapılmak yerine akışı yaşayan kişiler kendilerinin bile farkında olmayacak kadar yaptıkları işe gömülür, günlük hayatta zihinlerini meşgul eden küçük şeyleri (sağlık, faturalar, yolunda giden ya da gitmeyen bazı şeyler) bir kenara bırakırlar. Akış yaşayan kişiler performanslarının doruğunda olsalar da nasıl olduklarıyla yani başarı ya da başarısızlıkla ilgilenmezler; onları harekete geçiren şey, salt o faaliyeti yapmaktan aldıkları zevktir. Akış ''ego'' dan uzaktır.

      Akış haline girmenin farklı yolları vardır. Bunlardan biri, bilinçli olarak yapılacak işe kesin bir dikkatle odaklanmaktır; akışın temelinde yüksek bir konsantrasyon hali vardır. Akış insan yaşamındaki ''sınır ötesi bölge'' olarak da adlandırılır. Bu bölgeye giriş, kişilerin yetenekli oldukları bir işi bulup, ona kendilerini biraz zorlayacak bir düzeyde girişmeleriyle de mümkün olur. İnsanların konsantrasyonu, kendilerinden beklenenler her zamankinden biraz daha fazlaysa doruğa çıkar ve sonuçta her zamankinden daha çok şey verebilir. Kendisinden az şey beklenen insan sıkılır. Baş edebileceğinden fazlası istenirse de kaygılanır. Akış, can sıkıntısı ve kaygı arasındaki o hassas bölgede oluşur.

      Akış yaşayan birine baktığınızda, zorun kolay olduğu izlenimini edinirsiniz; doruk noktasındaki performans doğal ve olağan görünür.

                                          

Herkes akışa girebilir mi?

      Tecrübelerimden ve araştırdığım kaynaklardan yola çıkarak; sevdiği işi yapan ya da yaptığı işi sevmeye çalışan, kafasında büyük resmi olan herkes akış halini yaşayabilir. Muhteşem bir deneyimdir. Stresli bir iş yaşamında akış haline girmek, kuvvetli esen rüzgarda sörf yapmaya benzer. Sert esen rüzgarlar akış halinde olan birini asla deviremez. Akış halinde olan birey rüzgarın şiddetinin farkında bile değildir. Sadece yelkenini rüzgara göre ayarlar ve akışın tadını çıkarır.

      Akış halini satış sektörüne entegre edecek olursak, satış başarısı için odaklanılması gereken nokta; hedef, daha fazla randevu ve randevudan gelen satışları arttırmak ve bütün iş tanımını mükemmel bir akış halinde gerçekleştirmek olacaktır.


''Konsantrasyon, bezginlik duymadan fiziki ve zihni enerjiyi bir tek noktaya devamlı uygulama yeteneğidir.''
                                                                                                                                       Thomas Edison




Sevgiler,

Yücel Uygun
Kurucu
DBA Consulting

yuceluygun@dbaconsulting.com.tr
www.dbaconsulting.com.tr





Kaynak: Daniel Goleman-Duygusal Zekâ Neden IQ'dan önemlidir?


13 Temmuz 2016 Çarşamba

HER GÜNE NASIL POZİTİF BAŞLARIZ?

      Güne pozitif bir şekilde başlamak ve bu alışkanlığı devam ettirmek hayatımızı değiştirecek ölçüde önem taşır. Bazı insanlar bu alışkanlığa sahiptir, bazıları ise rutin hayatın içindedir ve kendini akışa bırakmıştır. Hayatımızdaki başarının %80'i etrafımızdaki bireylerle kurduğumuz ilişkiler ile ilgiliyse, pozitif bir tutum bu ilişkilerin daha kuvvetli olmasını sağlayacaktır.

Peki her güne pozitif bir şekilde başlamak mümkün müdür?

      Pozitif bir şekilde güne başlamak için çok fazla sebebin oluşmasına gerek yoktur. Biraz farkındalık ve birkaç maddeden oluşan listeyi uygulamak yeterlidir.

Farkındalık: Sabaha uyandığımız için ve sahip olduğumuz şeyler için şükür etmeliyiz. (kendi sağlığımız, ailemizin sağlığı vb.)

Garry Keller'ın 5 enerji planını okuduğumda farkında olmadan bu planı yıllardır uyguladığımı fark ettim.

Güne pozitif ve huzurlu bir başlangıç yapmak için 5 enerji planı!

1-Ruhani Enerji: Dua etmek ve meditasyon yapmak
2-Fiziksel Enerji: Spor yapmak ve iyi beslenmek
3-Duygusal Enerji: Sevdiklerinizle konuşmak, sarılmak vb.
4-Zihinsel Enerji: Planlamak ve takvime koymak (yapılacaklar listesini öncelik sıralamasına göre düzenlemek)
5-İş Enerjisi: İş planı yapmak (müşteri potansiyeli oluşturmak ya da günlük iş planını mükemmel şekilde organize etmek)

                                       

      Yukarıdakilere ekleyebileceğimiz en önemli madde ise erken bir saatte, güler yüzle sabaha uyanmaktır. Gerekirse ayna karşısına geçip gülmek, rol yapmak. Harvard Üniversitesi'nin sosyal psikoloğu Amy Cuddy'nin de dediği gibi; değiştireceğimiz alışkanlıklarımızla ilgili çok zorlanıyorsak, önce rol yaparak başlangıç evresini atlayabiliriz. Daha sonrasında ise yavaş yavaş bu alışkanlığın gerçeğe dönüştüğünü görebiliriz.

      Alışkanlıkların 21 günde değiştiği söylenir. Fakat, Forbes'te yer alan bir makale bu bilginin yanlış anlaşıldığını söylüyor. (http://www.forbes.com/sites/jasonselk/2013/04/15/habit-formation-the-21-day-myth/#4b49a2226fed) Doğrusu ise büyük resme odaklanmak ve her geçen gün yeni alışkanlığın bize getirdiği faydalardan keyif almak.

Yeni Alışkanlıkların Baş Düşmanları nelerdir?

-Hafta sonları, tatiller ve hastalıklar: Bazı zamanlarda, hafta sonları, tatiller ya da hastalıklar yeni oluşturmak istediğimiz alışkanlıkları bozabiliyor. Bu aşamada istikrarı elden bırakmamak ve büyük resme odaklanmak en doğrusu olacaktır. Çünkü konfor alanı açıldıkça başarı oranımız düşecektir.

-İlk denemelerde başarısız olmak: Başarı= Plan yapmak, yeniden denemek, daha sonra yine denemek ve tekrar denemek, tekrar, tekrar... şeklinde gider. Bu sebepten yeni alışkanlıklar edinirken küçük engellerin planımızı bozmasına izin vermemeliyiz.

                                               

BÜYÜK RESME ODAKLANMAK: Herkesin hayalini kurduğu büyük resmi mutlaka vardır. (ya da olmalıdır) Bu sebepten bize değer katacak bir alışkanlığı oluştururken birkaç sene sonrasını hayal etmemiz bizi motive edecektir. Çünkü pozitif bir tutum, birçok kapının anahtarını bize sunacaktır. İş hayatındaki başarının %80'i yaklaşım, %20'si teoridir. Özel hayatımız için de aynı kural geçerlidir. Pozitif bir yaklaşım ise mükemmel iletişimin en önemli yapı taşlarından biridir.


‘’Hayatta olumlu ve kararlı bir tutuma sahip olmaktan daha değerli çok az şey vardır.’’

                                                                                                                            John C. Maxwell




Sevgiler,

Yücel Uygun
Kurucu
DBA Consulting

yuceluygun@dbaconsulting.com.tr
www.dbaconsulting.com.tr