AKIŞ: MÜKKEMMELİĞİN NÖROBİYOLOJİSİ
Bir besteci işini en iyi yaptığı anları şöyle tarif ediyor;
''Öyle bir kendinizden geçiyorsunuz ki, orada yokmuşsunuz gibi bir hisse kapılıyorsunuz. Ben bunu pek çok kez yaşadım. Sanki elim bana ait değilmiş ve olup bitenlerle hiçbir ilişkim yokmuş gibi. Sadece orada huşu ve hayranlık içerisinde oturup, izliyorum. Ve o kendiliğinden akıp gidiyor.''
Bu Tanımlama, birbirinden farklı yüzlerce kadın ve erkeğin, dağcılar, yöneticiler, cerrahlar, basketbolcular, mühendisler hatta dosyalama memurlarının sevdikleri bir işi yaparken kendilerini aşma hissine kapıldıkları anları anlatmalarına dikkat çekecek derecede benziyor. Yirmi yıldır yaptığı araştırmalar süresince, bu tür zirveye çıkmış performansların öykülerini derleyen Chicago Üniversitesi'nden Psikolog Mihaly Csikszentmihalyi, bu insanların betimledikleri duruma ''akış hali'' diyor.
''Başarının ilk kuralı konsantrasyondur. Bütün enerjiyi bir noktaya yönlendirip etrafa bakmadan o noktaya kilitlenmek gerekir.''
William Mathesus
Akış haline girebilmek duygusal zekânın en üst noktasıdır. Akış, kişinin kendisini unuttuğu bir ruh hali olarak tasalanma ve kaygılanmanın tam karşıtıdır. Sinirli bir şekilde evhama kapılmak yerine akışı yaşayan kişiler kendilerinin bile farkında olmayacak kadar yaptıkları işe gömülür, günlük hayatta zihinlerini meşgul eden küçük şeyleri (sağlık, faturalar, yolunda giden ya da gitmeyen bazı şeyler) bir kenara bırakırlar. Akış yaşayan kişiler performanslarının doruğunda olsalar da nasıl olduklarıyla yani başarı ya da başarısızlıkla ilgilenmezler; onları harekete geçiren şey, salt o faaliyeti yapmaktan aldıkları zevktir. Akış ''ego'' dan uzaktır.
Akış haline girmenin farklı yolları vardır. Bunlardan biri, bilinçli olarak yapılacak işe kesin bir dikkatle odaklanmaktır; akışın temelinde yüksek bir konsantrasyon hali vardır. Akış insan yaşamındaki ''sınır ötesi bölge'' olarak da adlandırılır. Bu bölgeye giriş, kişilerin yetenekli oldukları bir işi bulup, ona kendilerini biraz zorlayacak bir düzeyde girişmeleriyle de mümkün olur. İnsanların konsantrasyonu, kendilerinden beklenenler her zamankinden biraz daha fazlaysa doruğa çıkar ve sonuçta her zamankinden daha çok şey verebilir. Kendisinden az şey beklenen insan sıkılır. Baş edebileceğinden fazlası istenirse de kaygılanır. Akış, can sıkıntısı ve kaygı arasındaki o hassas bölgede oluşur.
Akış yaşayan birine baktığınızda, zorun kolay olduğu izlenimini edinirsiniz; doruk noktasındaki performans doğal ve olağan görünür.
Herkes akışa girebilir mi?
Tecrübelerimden ve araştırdığım kaynaklardan yola çıkarak; sevdiği işi yapan ya da yaptığı işi sevmeye çalışan, kafasında büyük resmi olan herkes akış halini yaşayabilir. Muhteşem bir deneyimdir. Stresli bir iş yaşamında akış haline girmek, kuvvetli esen rüzgarda sörf yapmaya benzer. Sert esen rüzgarlar akış halinde olan birini asla deviremez. Akış halinde olan birey rüzgarın şiddetinin farkında bile değildir. Sadece yelkenini rüzgara göre ayarlar ve akışın tadını çıkarır.
Akış halini satış sektörüne entegre edecek olursak, satış başarısı için odaklanılması gereken nokta; hedef, daha fazla randevu ve randevudan gelen satışları arttırmak ve bütün iş tanımını mükemmel bir akış halinde gerçekleştirmek olacaktır.
''Konsantrasyon, bezginlik duymadan fiziki ve zihni enerjiyi bir tek noktaya devamlı uygulama yeteneğidir.''
Thomas Edison
Sevgiler,
Yücel Uygun
Kurucu
DBA Consulting
yuceluygun@dbaconsulting.com.tr
www.dbaconsulting.com.tr
Kaynak: Daniel Goleman-Duygusal Zekâ Neden IQ'dan önemlidir?